Gebelik ve Xray
İyonize edici radyasyona en hassas hücreler hızlı bölünen ve mitotik fazdaki
hücrelerdir. Embriyo ve fetus gibi gelişen organizmalar hücre çoğalması, hücre
göçü ve hücre farklılaşmasının oluştuğu dinamik bir sistem içerir. Bu nedenle
radyasyonun meydana getirdiği değişiklikler embriyonun gelişme evreleri ile
yakın ilişkilidir. Radyasyonun organizma üzerine etkileri doğum ö...ncesi veya
doğum sonrası ölüm ile sonuçlanabileceği gibi, doğumsal anomaliler, büyüme
bozuklukları ve çeşitli yapısal ve fonksiyonel gerilikler olarak da karşımıza
çıkabilir. Eldeki verilerin çoğu fare ve sıçanlarla yapılan çalışmalardan elde
edilmiştir. Yapılan çalışmalarda hayvan türlerinde radyasyona maruziyet sonucu
oluşan değişikliklerin insandakine benzer olduğu tartışmalı olmakla birlikte
genellikle kabul görmüştür. İnsan kaynaklı verilerin çoğu Hiroşima ve
Nagasaki'de atom bombasına maruz kalmış gebeler ve koruma önlemlerinin
alınmadığı dönemlerde tanı ve tedavi amaçlı ışınlamalar sonucu radyasyondan
etkilenen hasta verilerinin değerlendirilmesi ile elde edilmiştir.
Birçok çalışmada düşük doz radyasyonun insan fetusuna zarar verdiği
gösterilmiştir. Radyasyonla meydana gelen hasar, maruz kalınan toplam doza,
dozun uygulanma hızına, lineer enerji transferi (LET) değerine ve dozun
uygulanma şekline (tek ya da çoklu fraksiyon) bağlıdır. Fetusta meydana
gelebilecek anormalliklerin sayısı ve tipi radyasyonun uygulama şekli ve
fetusun yaşından (fetusun gelişim evresi) etkilenir. İnsan için gebeliğin
18-38. gün aralığı fetusun embriyo evresinden erişkin evreye geçtiği dönem olup
radyasyona en duyarlı olunan fazdır. Bu dönemde yapılan ışınlama ile doğumsal
anomali insidansı artış gösterir.
Fetusun Gelişim Evreleri
Preimplantasyon evresi, yumurtanın döllenmesi ile uterus duvarına implantasyon
arasındaki dönemdir. İnsan embriyoner hayatının ilk 3 haftasında
(preimplantasyon ve erken nöronogenesis dönemi) hücrelerde farklılaşma yerine
aynı hücre grubunda sürekli ve hızlı bir artış olması nedeniyle radyasyona
maruz kalan hücreler doza bağlı olarak ya ölür ya da hiçbir anomali olmadan
yoluna devam ederek olgun hücreye dönüşür. Bu dönemde radyasyon duyarlılığı
lethalite ölçütlerine göre yüksek olmakla birlikte hep ya da hiç kuralı
geçerlidir. 0.1-0.15 Gy eşik doz değerleri bildirilmiştir. Olgunlaşan hücre
radyasyona daha dirençli hale gelerek implante olur ve normal gelişim
evrelerine devam eder.
Organogenez evresi üçüncü ile yedinci gestasyonel hafta arasındaki dönemdir. Bu
evrede radyasyona maruz kalınması sonucunda doğum öncesi ölüm yerine organ
anomalileri ve doğum sonrası ölüm oranlarında artış görülür. Bu dönemde 0.05-
0.5 Gy arasında değişen dozlar eşik doz değeri olarak bildirilmiştir.5-7 Erken
organogenez döneminde radyasyona maruziyet sonucu embriyoda büyüme geriliği ve
doğumsal anomali oranlarında artış gözlenmiştir. Organogenez sırasında ise her
organ farklı dönemde geliştiği için, radyasyona maruz kalınan dönemde
gelişmekte olan organda spesifik hasar meydana gelebilmektedir. Örnek olarak
farelerde 7. gün uygulanan radyasyon nedeniyle çene anomalileri görülmüşken,
8.-11. günde yapılan ışınlamalarda eksensefali, anensefali, hidrosefali ve
mikrosefali gibi baş bölgesine ait anomaliler oluşmuştur. Doz artışının anomali
oranında da artışa neden olduğu bilinmektedir.
Fetal dönem; gebeliğin son dönemi olup yedinci gestasyonel haftadan sonrasını
içerir. Bu evre organ oluşumunun tamamlandığı ve organ fonksiyonlarının
gelişiminin ön planda olduğu süreçtir. Radyasyon etkilerine karşı en dirençli
olunan evredir. Bu evrede radyasyon maruziyeti sonucunda ölüm ve doğumsal
anomali yerine organ fonksiyon bozuklukları görülmektedir. Farelerde yapılan
ışınlamalarda fetal dönemde hematopoietik sistem, karaciğer ve böbreklerde bazı
bozukluklar gözlemlenmiş olup oluşan hasarı meydana getirecek radyasyon
dozlarının ise çok yüksek olduğu saptanmıştır. Zeka geriliği ve büyüme
bozuklukları bu döneme özgü oluşan radyasyon hasarlarına örnektir. Radyasyon
hasarı oluşma riski en yüksek dönem 8.-15. gebelik haftaları arasındaki
dönemdir ve ilerleyen gebelik haftalarında aynı dozla etkilenen fetusta oluşan
hasarın azalarak devam ettiği izlenir. Normal IQ değeri 100 kabul edilirse,
8.-15. gebelik haftaları arasında 1 Gy radyasyon maruziyeti ile 30 puanlık
azalma görülürken, 16-25. gebelik haftaları arasında IQ'da gerilemenin daha az
olduğu görülmüştü
Organ Gelişimi ve Radyasyon Etkisi
Organ sistemleri içinde merkezi sinir sistemi, optik dokular ve gonadlar
radyasyona en duyarlı yapılar olup 5-10 rad gibi düşük dozlarda radyasyon
maruziyeti sonrası bile hasara uğrayabilirler.fare ve insanlarda döllenmeyi
takip eden radyasyona maruziyet sonrası embriyonel gelişim evrelerine göre
oluşan hasarın ışınlama zamanı ve uygulanan doza bağlı ilişkisi gösterilmiştir.
Yapılan çalışmalarda hasar oluşmasına neden olabilecek en düşük doz (eşik doz)
konusunda fikir birliği sağlanamamıştır.
Merkezi sinir sisteminde en sık görülen defekt mikrosefali ve eşlik eden mental
retardasyondur. Özellikle neokorteks gelişim dönemindeki radyasyon etkisi ciddi
zeka geriliği, algılama bozukluğu ve kasılmalara neden olur. Gestasyonun 4.-13.
haftalarında radyasyondan etkilenen fetuste mikrosefali %28 oranında
görülmüşken; >13. haftada bu oran %7 olarak bildirilmiştir.8,9,11-13,18
BEIR'in 1980 verilerine göre Hiroşima'ya atılan atom bombası ile radyasyondan
etkilenen çocuklarda (radyasyona en duyarlı dönem olan 6.-11. haftada)
mikrosefali görülme oranları 1-9 rad gibi çok düşük dozlarda başlamakta ve
>100 rad dozda %100 oranına ulaşmaktadır. Nagasaki'de ise 10 rad doza maruz
kalan olgularda epilepsi görülme oranları da en yüksek seviyededir. Kasılma
şiddetinin doza bağlı olarak arttığı gösterilmiştir.
Fetal yaşamda 100-300 rad dozdan etkilenen rodentlerde en sık gelişen göz
anomalisi anoftalmi ve mikroftalmidir. Retina hücreleri radyasyondan
etkilenmekle birlikte oluşan hasarı tamir etme yeteneğine de sahiptirler ancak
retina tekrar yapılansa bile mikroftalmi kalıcıdır. Anoftalmi insidansı X
ışınının dozuna bağlı olarak artış gösterir.
Fetal Dönemde Radyasyonun Neoplazi Gelişimine Etkisi
Embriyonel ışınlamaların en korkulan etkilerinden biri uzun dönemde ortaya
çıkması muhtemel kanserlerdir. Kanser gelişim riskinin fetusun maruz kaldığı
radyasyon dozuna bağlı olarak arttığı gösterilmiştir. Radyasyon maruziyeti
gebelikte çekilen radyografilerin sayısından etkilenir ve 1. trimestr en riskli
dönemdir.
Atom bombasına maruz kalan çocuklarda doza bağlı olarak kanser insidansında 2-3
kat artış saptanmıştır. Uterin hayatta ışınlanan fetuslerde özellikle lösemi
insidansı çok yüksektir. Çernobil nükleer reaktör kazasının geç dönem etkileri
yakın çevrede yaşayan çocuklarda incelenmiştir. Bu çocuklarda tiroid kanseri
görülme insidansı 15-20 kat fazla saptanmıştır. Tiroid kanseri gelişen
çocukların tümü kaza anında doğmuş ya da geç fötal dönemde olan çocuklardır.
1970 yılında Stewart ve Kneale'nin yaptığı çalışmada, gebeliği sırasında pelvis
bölgesine tanı amaçlı olarak radyasyon uygulandığı bilinen kadınların çocukları
incelenmiştir. On yaşına kadar lösemi ve diğer kanserlerden ölen çocuklar ile
aynı sayıda kanser tanısı olmayan çocuklar değerlendirilmeye alınmış ve bu
çocukların embriyonel gelişim döneminde kaç tanesinin radyasyona maruz kaldığı
değerlendirilmiştir. Embriyonel gelişim döneminde X ışınına maruz kalan
çocuklarda 1-5 film çekildiği ve film başına alınan fetal radyasyon dozu
0.2-0.4 cGy olarak hesaplanmıştır. Eldeki veriler değerlendirilerek fetal
dönemde radyasyona maruz kaldığı bilinen çocuklarda çocukluk çağı kanser
mortalitesinin normalden %50 oranında daha fazla olduğu sonucuna varılmıştır.
Ancak bu sonuçlar, gebelikleri sırasında sık röntgen incelemesi gereksinimi
duyulan kadınların bazı genetik anomalileri olabileceği ve bunların
çocuklarında da benzer anomalilere bağlı kanser gelişme ihtimali nedeniyle
tartışmalıdır. Bazı çalışmalarda, özellikle Hiroşima ve Nagasaki'de prenatal
radyasyona maruz kalan kişilerde kanser oluşumu ile radyasyon arasında anlamlı
ilişki bulunamamıştır.2 Literatürde prenatal radyasyon maruziyeti ile kanser
oluşumu arasında ilişki kurulamayacağını gösteren farklı çalışmalarda
mevcuttur.
Son incelemelerde, embriyonun radyasyona maruz kalması ile kanser oluşumu
arasındaki ilişkiyi açıklayan geçerli bir kanıt olmamakla birlikte, embriyo ve
fetusun karsinojen etki bakımından çok duyarlı olduğu sonucuna varılmış ve
rölatif risk 1.4 olarak belirtilmiştir.
Embriyo ve Fetusu Radyasyon Etkilerinden Koruma Önlemleri
Hamile kadının radyasyona maruz kaldığı zaman oluşabilecek riskler ve öneriler
Uluslararası Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICRP) tarafından yayınlanan raporlarla
belirtilmektedir. Amerikan Radyoloji Derneği (ACR), tanı amaçlı yalnızca bir
kez uygulanan direkt grafi çekimiyle fetus ve embriyoda olumsuz bir etki
oluşmadığını belirtmiştir.Fetusa zararlı olabilecek kümülatif iyonize radyasyon
dozu için sınırın ise 5 rad (50 mGy) olduğu bildirilmiştir. Meslek gereği
radyasyon ile çalışan annelerin tüm gebelikleri boyunca almalarına izin verilen
en yüksek doz 5 mSv'dir. Çocuk doğurmayı planlayan radyasyonla çalışan
kadınlarda yıllık biriken doz sınırı ise 20- 30 mSv'dir. Gebelik öğrenildikten
sonra ise yapılması en uygun olan radyasyon alanlarının dışında çalışmaktır.